Turkish

Yeryüzü Tanrısı İnsan ve İnsanlığın Sonu

İnsanoğlu yeryüzünün kendisi için yaratılmış ve talanına sunulmuş bir cennet olduğuna dair sanrısının bedelini çok feci bir şekilde ödeyecek. Üç semavi dinin ve hümanist aklın insanın kendini diğer bütün canlılardan üstün ve tek kutsal varlık olarak dünyada hâkim bir konuma yerleştirmesinde büyük payı vardır. Bu akıl yüzünden dünya bugün çevresel felaketlerle her gün canlılarını yitiriyor ve her gün biraz daha cehenneme dönüyor.

2020’ye dramatik gelişmelerle girdi dünya. Bir çoğumuz farkında olmasak da iklim değişikliğinin yol açtığı büyük orman yangınlarının sonuncusu olan Avustralya yangını daha öncekilerle kıyaslanamayacak boyutlara ulaştı. Eylül ayından beri süren yangın kendi kendini besleyen, kendine özgü bir atmosfer yaratarak genişlemeye devam ediyor. Yerden yükselen duman, aşırı sıcak hava ve karbon dioksit yıldırımlar oluşmasına yol açarak yere elektrik yükü olarak geri boşalıyor ve bu da her seferinde farklı yerlerde yeni yangınların başlamasına yol açıyor. Kuşkusun bu felaketin sonuçları küresel ölçekte yaşanacaktır. Kapitalist düzenin kuralları çerçevesinden çıkmadan, aşırı üretim/tüketim ekonomisinin sonuçları seller, yangınlar, obruklar vb çevre felaketleri olarak insanlığa geri dönüyor. Ancak yönetenlerin halâ işin ciddiyetini kavradıkları söylenemez. Bu işin çevresel boyutuydu

İranlı Tümgeneral Kasım Süleymani’nin düzenlenen bir saldırıyla teröre kurban gitmesi 2020’nin siyasi alanda hiç de iyi olmayan gelişmelerle süreceğinin habercisi oldu. ABD’nin bir terör örgütü pervasızlığıyla saldırıyı üstlenmesi devletler için asla kabul edilir olmayan bu tür bir savaşı meşrulaştırma ve dünyaya dayatma girişimi olarak okunmalıdır. Nükleer silahların sağladığı bir çeşit denge yüzünden emperyal devletlerin hedeflerindeki ülkeyle topyekûn savaşa girememeleri onları durdurmaya yetmiyor. Anlaşılan ABD bu tür terör savaşlarını saklanarak yürütmekten ve açıkça asker gönderirken de artık inandırıcı olmayan “demokrasi götürme” yalanını tekrar etmekten yorulmuş ki Tramp göğsünü gere gere, cephede zafer kasanmış bir kumandan edasıyla “Biz yaptık” diye ortaya çıkabiliyor.

Yukarıda bahsettiğimiz biri çevresel diğeri siyasal bu iki olgu 2020 yılı ile birlikte insanlık olarak kendi yarattığımız sorunlarla çok daha yakından ve yakıcı yüzleşmeler yaşamaya başlayacağımızın göstergeleri. Bu yoldan dönüş ne yazık ki artık yok. İnsanlık var olan sorunlara bakıp, olayın ciddiyetini kavrayıp, soğukkanlılıkla çözüm yolları araması gereken geniş ve elverişli zamanları çoktan yitirdi. Günümüz ve sonrasındaki gelecek insanoğlu için sadece hayatta kalma çabası içinde geçecek. Bu ise neresinden baksanız başarısız olmaya mahkûm bir çaba. Kaliforniya’daki, Sibirya’daki, Amazonlar’daki yangınlardan kurtulamayan canlıların ve Avustralya’daki yangınlardan kurtulamayanların ki dikkatinizi çekerim “canlılar”dan söz ediyorum- yokluğu bu tür felaketlerin büyüyerek tekrarlamasına yol açacaktır. Yani bu yangınlar dünyanın her yerinde daha sık ve daha dramatik olarak devam edecektir. Erimekte olan buzulların yarattığı çevresel değişimin meydana getirmekte olduğu ve getireceği ısınma ve suların yükselmesi gerçeğini de unutmayın.

Giderek temiz su ve yenilebilir (güvenli) gıda bulmanın zorlaştığı bir dünyada yaşıyoruz. Aşırı üretime dayalı ekonominin baskısıyla genetiği değiştirilmiş tohumlardan üretilen tahıllar, her mevsimde ve dünyanın her yerinde bulunması için hızlı bir şekilde büyümesi ve uzun yolculuklara dayanması için kimyasal maddelere boğulan sebze ve meyveler, endüstriyel üretim dolayısıyla kendi öz niteliğini çoktan yitirmiş süt ve süt ürünleri sayesinde artan kanser ve bağışıklık sistemini yok edici hastalıklar… bütün bunlar çanların ormanlar ve orada yaşayan canlılardan sonra sıranın insanlara gelmekte olduğunu haykırıyor. Duymamakta inat etmek bunun halihazırda olmakta olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

İnsanoğlu yeryüzünün kendisi için yaratılmış ve talanına sunulmuş bir cennet olduğuna dair sanrısının bedelini çok feci bir şekilde ödeyecek. Üç semavi dinin ve hümanist aklın insanın kendini diğer bütün canlılardan üstün ve tek kutsal varlık olarak dünyada hâkim bir konuma yerleştirmesinde büyük payı vardır. Bu akıl yüzünden dünya bugün çevresel felaketlerle her gün canlılarını yitiriyor ve her gün biraz daha cehenneme dönüyor. İnsan insanlıktan vazgeçip dünyanın tanrısı olduğu zannına kapılmakla kendi sonunu hazırlamıştır.

Show More

Related Articles

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Back to top button